Göbekli Tepe’de yedi ana yapı, A, B, C, D, E, F ve Aslanlı Dikili Taş ortaya çıkmış durumda. Ayrıca aslanlı dikilitaşın olduğu kozmik doğum bölümünde birde erekte halde kadın ya da doğum yapan kadın figürü var. Bu bölüm Ana tanrıça ile ilgili, aslan figürü tüm zamanlarda Ana tanrıçanın değişmez hayvanıdır. Göbeklitepe’de kadın ve erkek heykelleri bulunmamıştır. Dikili taşlarla ilgili çatı desteği denilse de antropologlar ve arkeologlar bu fikre karşılık, tapınağın misyonuna ve kabartmaların önem ve anlamına yönelik cümleler kuruyorlar., Ortaya çıkan soyut figürler, H piktogramı, Hilal figürü, O sembolü, kireç taşından büyük bir taş halka, delikli taşlar, Ana tanrıçanın sembolüdür, bize çok önemli mesajlar veriyorlar. Bu soyut figürler tarihin ilk resim yazı örnekleri olabilir. Kırk bin yıl öncenin mağara duvarlarından, Göbekli Tepe’nin sembollerine akıp gelen simge ve işaretler, Mezopotamya’da Anacıl inanca, ve yazıya evrilmiştir.
Yazıyı Sümerler keşfetmişti, Sümerli rahipler geleceğin şu anda etrafımızda olup biten olaylarda gizlice yazılmış olabileceğini düşünüyorlardı. Çünkü kendilerine kadar insanlık bir çok deney tecrübe edinmiş, Sümerliler yazı aracılığıyla çok şey öğrenmişlerdi. Hatta bu inancı birtakım büyüsel ve akılcı öğeler de katarak sistematize etmişlerdi.
Bir iddia olarak Göbekli Tepede Ana tanrıçaya ait hiç bir figür olmadığı söylenir. Bu doğru değil. Anadolu’da tüm DELİKLİ TAŞLAR ANATANRIÇA’NIN DÖL YATAĞIDIR. Bu bapta Ana tanrıça aleyhine, erillik lehine yapılan yorumlar tek yanlıdır. Anadolu’da erekte olmuş aslanın tanrıçaya arbılmış haldeki figürü, aslında tüm benzerlerine örnektir. Dahası var, T sütunlar çatı desteği değiller. Tam tersine erekte olmuş hayvanların arbıldığı sütunlar, söylenenlerin aksine, tanrıçayı temsil eden semboller olabilirler. D yapısının arka tarafındaki, ortası delikli dikilitaş, tam da bu konu üzerine olan düşüncelerin cisimleşmiş halidir. Bu delik bir vulva yani Ana tanrıçanın rahmi, döl yatağıdır. Oradaki şekiller Ana tanrıçanın kalça ve bacakları, başka deyişle anacıl canlıların ortak bir kalça ve döl yatağı özelliğidir. Erekte olmuş çok sayıda fallus görüntüsü bazı arkeolog ve antropoloğu yanıltıyor. Bunların ne için ihtifal halde olduğunu açıklayamıyorlar. Üstüne üstlük fallus merkezli bir teorinin kurbanı oluyorlar ve arkeoloji alanında mistik geleneğin önünü kesemiyorlar. Tanrıça o devirde bir erkek arkadaş ve sevgili gerekliliğini kabul etmiş bulunuyordu.
T sütunlar, Neolitik devrin kahraman kültü ya da Ana tanrıça veya Tanrı figürü olan iki önemli dikilitaş, başka deyişle mitlerin birer temsiliyet şekli, ortada diğerlerine göre daha yüksek ve karşılıklı olan çift, muhtemelen sonraki çağın sevgilileri Tammuz-İnanna’yı yansıtan bir ilişkinin sembolik yansımaları. Üzerinde insan kollarının gövdeyi öne dolanarak şekil aldığını görmekteyiz. Bunun görünürlüğü ortadadır. Taştepelerin hepsi birer Ana tanrıça. Eliptik biçimleriyle birer ana-karnı. Kaldı ki Karahantepe benzer figürler taşıyor: Eline fallusu almış erekte halde eril kişi ve yanında aslanlar. Bundan öte, Sayburç kazılarında ortaya serildi: Elinde yılanıyla erekte halde çıplak bir kadın, iki yanında ise erekte halde azgın iki boğa!..
Taştepelerde gördüğümüz bu sembolleri dünyanın bir başka ülkesinde görmek olası mı? Bu Anadolu insanının bir karakteri. Mitlsel simgeler toplumların karakter özelliklerini de yansıtırlar. Bu stilize figürlerin neliği, üzerine arbılmış ve erekte olmuş hayvan figürlerinden bellidir. Birde Taştepelerde çok sayıda büyük boyutlarda ihtifal halde fallus, erekte olmuş penis heykel ve kabartmaları var. Yine sonraki devirlerde Ana tanrıçanın doğurgan döl yatağı ile özdeşleşen simgesel vulva ile delikli taş halkalar mevcut. Bunlar tanrıçaya işaret etmektedir. Zira figürler iyi incelenirse orada tıpkı bir insan kafasının arkası görünümünde ve üzerinde saç örgüsü gibi bir yılan görülüyor. Kibele’nin Kara Taşı gibi bir taş ve dişil sembol. En çok dikkat çeken simge: Yılanın toprağı döllemesi gibi çok çeşitli anlamlar barındırıyor. ”İşte İnanna ve Temmuz” simgesi denilebiliyor.
Devirler değişse bile yılan figürü hep karşımıza çıkmaktadır. Zira Sümer’de ağacın köklerinden gelen yılan ile ona elini uzatan sevgilisi İnanna figürleri yine karşımızdadır. Temmuz, Dumuzi, aynı zamanda yılan ile özdeşleşip simgeleştirilir. Hitit Mitolojisinde de güçlü bir yılan tanrı Illuyanka vardır. Kral tanrı Teşup ile Illuyanka hikayesi öğreticidir. Boğa sembollü Teşup sonunda İlluyanka’yı öldürür. Yılanlı Kaya benzer bir eti öyküsü yansıtır. Ancak Göbeklitepe’de yılan, boğa ve tilkinin olduğu sütunda sanki yılan boğayı altetmiş izlenimi var. Sümer ve Hitit mitlerinde hayat ağacı’nın tepesine yuva yapan kartal, ortasını kovan gibi kullanan arı ve köküne ev kuran yılan vardı ve kartal yılanın yuvasını dağıtıp çocuklarını yediği için ikisi arasında amansız bir savaş başlamış, Tanrı Utu olaya müdahil olarak yılanın kartala tuzak kurmasını sağlamış ve yılan öcünü almıştır. Tuzak mitolojik bir tuzak idi. Yılan, kartalın yemek isteyeceği bir leş’in içine girerek tuzağını kurmuştur. Aynı yılan farklı tabletlerde tanrıça Lilit ve onun sembolü baykuş olarak betimlenir. Göbekli Tepe’de dört ayaklı sürüngeni anımsatan kabartma ise sonraki bin yıllardaki Ana tanrıça Tiamat’a ne kadar çok benziyor: Torunu Marduk tarafından öldürülen, Ortadoğu’da Anaerkil sistemin doğuş ve bitişini sembolüze eden er-dişi özellikli Ulu Ana Tiamat. Marduk’un katlettikten sonra vücudunu parçalayarak, her bir parçasından yeri, göğü, dağları ve insanı yarattığı Tiamat. Tiamat’da bir yılan-ejder idi.
Hatta Göbekli Tepe’de Ana tanrıça için çok daha fazla semboller var: Göbekli’nin en önemli sembolleri arasında, bir hilal, yan/dik duran yılanımsı bir figürle paranteze alınan çok sayıda H sembolü, bir çanta/bakraç figürü ve delik taşlar var demiştik. Bin yıllardır hilal önemli bir sembol: Ay Tanrısının sembolü. O hilal uğruna nice kanlar döküldü. H sembolü, sırt sırta yapışık yaratılan Adem ve Lilith ya da 10 bin yıl sonra İbranice’de İbrahim ve Sara’nın anlamı olduğu söylenen gizemli harf H olabilir mi? Geçerken belirtelim, Sümer mitleri evreni, dünyayı, insanı ve doğa olaylarını kişileştirerek açıklar, yani mitler insandır, simge ve sembolleri hayvan. Asya ve ön-Asya mitleri ise hayvanlardır. Bir insan veya hayvan mit, çok önceleri kutsal varlık sayılırken sonraları yok edilmesi gereken bir şeytana dönüşebilir. Başka bilgilerin olmadığı koşullarda mitlere dayanarak ulusların geçmişi hakkında fikir yürütebiliriz. Göbeklitepe sembollerinden mitsel yılan bir yandan Hatti diğer yandan Sümer’e taşınmış olabilir. Zira her iki kültürde yerlidir. Sümer inancının Türk inanç ve mitleriyle ilgisi yoktur.